1200x675-chpli-antalya-dosemealti-belediyesine-yolsuzluk-operasyonu-1766733498032

CHP’li Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne yolsuzluk operasyonu

Antalya’da, Döşemealtı Belediyesine yönelik “yolsuzluk” operasyonunda 10 şüpheli gözaltına alındı.

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Döşemealtı Belediyesine yönelik “yolsuzluk” soruşturması kapsamında operasyon düzenledi.

Operasyonda “yolsuzluk” iddiasıyla 10 şüpheli gözaltına alındı.

Soruşturmanın, belediyenin 2023 yılında açık ihale usulü ile yaptığı 2 bin adet 800 litre kapasiteli “Galvanizli Çöp Konteyneri Alım İşi” ihalesi ile ilgili olduğu belirtildi.

Konteynerlerin nitelik ve sayı incelemesi yapılmadan muayene ve kabul tutanağı düzenlenip teslim alınarak, firma lehine 7 milyon 153 bin 713 lira haksız menfaat sağlandığının tespit edildiği öğrenildi.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
CHP’li Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne yolsuzluk operasyonuCHP’li Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne yolsuzluk operasyonuCHP’li Antalya Döşemealtı Belediyesi’ne yolsuzluk operasyonu
1200x675-miadan-turk-istihbarat-tarihine-yeni-bir-katki-1766739542666

MİA’dan Türk istihbarat tarihine yeni bir katkı

MİA öğretim üyesi Dr. Serhat Aslaner’in yayına hazırladığı çalışma, Türk istihbarat düşüncesinin tarihsel birikimini günümüze aktarmayı amaçlamaktadır. Çalışma, yazarın MAH ile ilişkisinin de tartışıldığı bir giriş bölümüyle başlayıp orijinal metnin Latin harflerine aktarıldığı ve günümüz Türkçesine uyarlandığı iki bölümle devam etmektedir. Bu çalışma aynı zamanda, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Arşivi’ndeki belgeleri ve MİT Müzesi envanterindeki görselleri de kapsamaktadır.

İSTİHBARAT DÜŞÜNCESİNDE OLGUNLAŞMA

Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan hemen sonra istihbarat teşkilatı (MAH) kurma çalışmaları sırasında yayınlanan bu kapsamlı çalışma, aynı zamanda Türk elitlerinin ve Cumhuriyet’in kurucu kadrolarının zihninde istihbarat düşüncesinin kavuştuğu sistematik boyuta ilişkin ipuçları barındırıyor. Öte yandan çalışma, Trablusgarp Harbi ile başlayıp, Balkan savaşları, I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele ile başlayan uzun savaş deneyiminin söz konusu sistematik gelişimde oynadığı rolü de ortaya koyan çok sayıda atıf içeriyor.

MİA’dan Türk istihbarat tarihine yeni bir katkı

İSTİHBARATA KARŞI KOYMANIN ARTAN ÖNEMİ

Dönemin Moskova ataşemiliteri Rahmi Apak tarafından ortaya konan eser, savaş sonrası I. Dünya Savaşı sonrası dünya konjonktüründe istihbaratın edindiği yeni rollerin, istihbarat teşkilatlarının genişleyen faaliyet ve sorumluluk alanlarının da altını çiziyor. İstihbaratın sadece savaşa endeksli bir gündemin ötesine geçen ve sadece askeri alanda cereyan eden bir faaliyet olmaktan çıktığı, eser boyunca vurgulanan hususlar arasında yer alıyor. Bu bağlamda yeni dünyada istihbarata karşı koyma faaliyet ve politikalarının bütün kamusal ve toplumsal kesimleri ilgilendirdiği, bu kesimlerin bu bilinç içerisinde olması gerektiği sıklıkla hatırlatılıyor.

CASUSLUK VE CASUSLUKLA MÜCADELE

Bu nedenle Apak eserini iki bölüm şeklinde kurguluyor: Casusluk ve Casuslukla Mücadele. İlk bölümde 1920’ler dünyasında istihbaratın nasıl yürütüleceği, istihbarat elemanlarının taşıması gereken özelliklerin neler olduğu, güvenli haberleşme yöntemleri, bilgi güvenliği gibi konuları ele alıyor. İkinci bölüm ise detaylı bir şekilde istihbarata karşı koyma faaliyetlerini ele alıyor ve hemen her kesime sorumluluklarını hatırlatan bir yaklaşım ortaya koyuyor.

Fransızca, İngilizce, Almanca ve Rusça bilen Rahmi Apak’ın bu metni bu dillerin hemen hepsinde yazılmış temel eserlere ve bu ülkelerin başarılı ve başarısız istihbarat operasyonlarına yer veren geniş referans dünyası ile de dikkati çekiyor. Bu geniş referans dünyasında, Japon istihbarat faaliyetlerinin 1905 Rus-Japon Savaşında Japonya’nın galibiyetinde oynadığı rol ise özel bir yer tutuyor.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
MİA’dan Türk istihbarat tarihine yeni bir katkıMİA’dan Türk istihbarat tarihine yeni bir katkıMİA’dan Türk istihbarat tarihine yeni bir katkı

Metinden Alıntı:

Bugün milletler ve hükûmetler kendi siyasi, coğrafi ve iktisadi rakiplerini zayıflatmak, alaşağı etmek ve mahvetmek için yalnızca harp zamanında savaşmayı veya çeşitli vasıtalarla çalışmayı yetersiz buluyor. Milletler sulh zamanında dahi birbirlerinin mezarlarını kazmaktan, birbirlerini mahvedecek tedbirlere gizlice başvurmaktan geri durmuyor. Sulh zamanında müstakbel düşmanları zayıflatmak, onların kuvvet kazanmalarına engel olmak için alınan tedbirlerden biridir. Bu düşmanların aleyhine harici siyasi blöfler hazırlamak, iktisaden onları müşkül vaziyete sokacak tedbirlere yeltenmek; bunların dışında bunun kadar zarar verici bir tedbir, düşmanların dâhili bazı sorun ve çatışmalarını ateşlemek, körüklemek veya hiç yoksa icat etmektir.

Bu dâhili müdahaleler de başlıca aşağıdaki maddelere dayanır:

1. Bir memleket dâhilinde mevcut azınlıkları mensup oldukları hükûmet aleyhine tahrik etmek,

2. Bazı devlet adamlarını birbirleri aleyhine tahrik etmek,

3. Bazı mıntıkalarda mevcut iktisadi sorunlardan istifade ederek bu mıntıkalar halkını hükûmetleri aleyhine tahrik etmek,

4. Siyasi düşünceler üzerine kurulmuş olan siyasi partiler arasındaki ihtilafları üst seviyeye çıkaracak ve kronik hâle sokacak şekilde bu ihtilafları beslemek,

5. Dinî ve hissî ihtilafları körüklemek,

6. Memleket dâhilindeki sosyal ve sınıfsal mücadeleyi körüklemek… ilh.

İşte memleketimiz dâhilinde müstakbel düşmanlarımız tarafından, yukarıda zikredilen sahalarda aleyhimize sarf edilecek mesai, tabii müstakbel düşman hükûmetlerin elçilikleri, gezici ve sabit casus teşkilatları… ilh. tarafından yapılacaktır. Dikkate alınmalıdır ki “Para ve propaganda, mahirane bir surette sarf ve idare edilecek olursa bir halkın ve bir toplumsal grubun kendi menfaatleri aleyhine ayaklanmasını doğurur.” Bu fikir, hükûmetlerin kendi tebaalarının aklıselimini muhafaza edebilmeleri için bile ne kadar tedbirli ve uyanık bulunmaları gerektiğini bize öğretir. (s. 112-113)

1200x675-baskan-erdogan-sagliktaki-devrimi-boyle-ozetledi-turkiye-oncu-bir-ulke-1766751721196

Başkan Erdoğan sağlıktaki devrimi böyle özetledi: Türkiye öncü bir ülke

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ülkeye hizmetin devleti özeli olmadığını belirterek, “Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, Türkiye Yüzyılı hedeflerine bir adım daha yaklaşmasına katkı yapan her türlü çaba takdire şayandır. Eskiden olduğu gibi sermayeyi renklerine göre tasnif etmeyen, yatırımcılar arasında yerli yabancı ayrımına gitmeyen, ülkenin hayrına olacak her işi, her projeyi destekleyen bir iktidar olarak bu yatırımları çok kıymetli görüyoruz. Özellikle sağlık alanında vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıran her türlü çabayı takdirle karşılıyoruz.” dedi.

Başkan Erdoğan, Medistate Çekmeköy Hastanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, her açıdan donanımlı ve modern bir hastaneyi İstanbul’a kazandırmanın heyecanını paylaşmak üzere bir arada bulunduklarını söyledi.

Medistate Çekmeköy Hastanesi’nin ilçeye, İstanbul’a ve İstanbullulara hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, 150 hasta yatağı kapasiteli hastanede 16 genel, 13 yenidoğan yoğun bakım ünitesi, 43 poliklinik, 4 diş polikliniği, 7 ameliyathane, kapsamlı acil servis ile fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesi bulunduğunu aktardı.

Erdoğan, hastanede ayrıca nükleer tıp ve nükleer tedavi gibi kritik hizmetlerin sunulacağı onkoloji merkezinin mevcut olduğunu, inşa edilecek 50 yataklı Nörolojik Bilimler Merkezi ile hastanenin yatak kapasitesinin 200’e çıkacağını belirtti.

Başkan Erdoğan sağlıktaki devrimi böyle özetledi: Türkiye öncü bir ülke

Söz konusu hastanede sağlık hizmeti alacaklara şimdiden acil şifalar temenni eden Erdoğan, burada görev yapacak doktorlara, hemşirelere, diğer sağlık çalışanları ve idari personele Cenabıallah’tan başarı diledi.

Başkan Erdoğan, hastanenin kurulmasında ve faaliyete geçmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, “Burada bir hususun altını öncelikle çizmek istiyorum. Ülkeye hizmetin devleti özeli olmaz. Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, Türkiye Yüzyılı hedeflerine bir adım daha yaklaşmasına katkı yapan her türlü çaba takdire şayandır. Eskiden olduğu gibi sermayeyi renklerine göre tasnif etmeyen, yatırımcılar arasında yerli yabancı ayrımına gitmeyen, ülkenin hayrına olacak her işi, her projeyi destekleyen bir iktidar olarak bu yatırımları çok kıymetli görüyoruz. Özellikle sağlık alanında vatandaşlarımızın kaliteli sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıran her türlü çabayı takdirle karşılıyoruz.” diye konuştu.

“SAĞLIK ALANINDA ARTIK FARKLI BİR LİGİN OYUNCUSUYUZ”

Bunun ne kadar isabetli bir yaklaşım olduğunu pek çok kez gördüklerini dile getiren Erdoğan, etkileri halen atlatılamayan küresel bir salgının yaşandığını, tüm dünyayı kasıp kavuran ve milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu salgının ülkelerin hem ekonomisini hem de sağlık sistemini test ettiğini anlattı.

Erdoğan, sağlık sistemi zayıf olan ülkelerin salgın döneminde ağır bedeller ödediğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Senelerdir bize örnek gösterilen, muhalefetin hala öve öve bitiremediği Avrupa’da hangi trajik sahnelerin yaşandığını hepimiz hatırlıyoruz. Türkiye, son asrın en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgınını en iyi yöneten ülkelerden biri oldu. Bu süreçte kamu-özel fark etmeksizin sağlık altyapısının önemini hepimiz bizzat tecrübe ettik. Devlet ve şehir hastanelerimizle birlikte özel sağlık kuruluşlarımız salgını başarıyla yönetmemizde gerçekten kritik roller üstlendi. 6 Şubat depremlerinde de benzer durumlarla karşılaştık. Acil afet durumlarında özel hastanelerimiz Sağlık Bakanlığımızın yürüttüğü koordinasyonla ciddi yük aldı. Buradaki hizmet bedelleri devletimiz tarafından karşılanarak en iyi sağlık hizmetini ilave maddi bir külfet oluşturmadan halkımıza sunduk.”

Türkiye’nin bu alanda öncü ve örnek bir ülke olduğunu son yıllarda defalarca gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, “Sağlık alanında artık farklı bir ligin oyuncusuyuz. Bundan da ülkemiz adına kıvanç duyuyoruz. Şimdi biz böyle konuşunca nedense birileri rahatsız oluyor. Ülkemizde hangi alanda olursa olsun özel teşebbüs deyince hemen eleştiri oklarını çeken, hemen saldırıya geçen bir kesim var. 1960 ve 70’lerin jargonlarına hapsolmuş bu çevreler, güya kamuculuk adına son derece yanlış bir şekilde her türlü özel girişime karşı çıkıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, sağlık hizmetlerinin standardını sadece belirli bir kesim ve bölge için değil, tüm Türkiye’de yukarı çektiklerini belirterek, “Aile hekimliği sistemimizle devlet hastanelerimiz, şehir hastanelerimiz, özel hastaneler ve üniversite hastanelerimizle çok güçlü bir altyapı oluşturduk.” dedi.

Başkan Erdoğan sağlıktaki devrimi böyle özetledi: Türkiye öncü bir ülke

Başkan Erdoğan, Medistate Çekmeköy Hastanesi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, özel sektörün, okul, hastane, kamuyla işbirliği içinde yol, köprü ve havalimanı yaptığını anlattı.

Bir kesim tarafından bunların anında kötülenmeye başlandığını, bu kesimin makul, mantıklı, pratik ve sürdürülebilir hiçbir öneri de getirmediğini belirten Erdoğan, söz konusu kesimin Türkiye’nin ufkunu açacak, ekonomilerine katma değer sağlayacak, millete ve memlekete faydası dokunacak hiçbir projelerinin, fikirlerinin olmadığını dile getirdi.

Erdoğan, 23 yıl boyunca attıkları her adımda, hayata geçirdikleri her eserde özel sektörle işbirliği içinde ülkeye kazandırdıkları her yatırımda, bunlarla çok sık muhatap olduklarını ifade ederek, “Nasıl elinde çekiç olan her şeyi çivi görürse, bunlar da her konuyu getirip bir şekilde özel teşebbüs düşmanlığına bağladılar. Oysa asıl kamuculuk sermaye düşmanlığı yapmak değil, gerektiğinde özel sektörle el ele verip kamu yararına değer üretmek, halkın hayatını daha güvenli, daha huzurlu hale getirmek, temel hizmetleri en uygun şekilde en üst kalitede vatandaşına sunabilmektir.” diye konuştu.

Başkan Erdoğan, “Mesela, 2002 öncesi gibi sağlık hizmeti almak eğer bir çileye dönüşmüşse, böyle bir sistemde ne kamuculuktan ne sosyal devletten söz edilebilir. Aynı şekilde belediye kaynakları talan ediliyor, halkın parası, rantçıların, yolsuzların, yandaşların cebine akıyor, bunun da tüm faturasını daha fazla trafik, daha fazla eziyet, daha az hizmetle sokaktaki vatandaş ödüyorsa, orada da bunların hiçbiri yoktur, tam tersine çok büyük bir soygunu vardır.” ifadelerini kullandı.

“İNSANI MERKEZE ALAN SİYASETİMİZİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİ SAĞLIKTIR”

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturuyla son 23 yıldır kimseyi ayırmadan çalıştıklarını, çabaladıklarını ve 86 milyona aşkla hizmet ettiklerini vurgulayan Erdoğan, “Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki insanı merkeze alan siyasetimizin en güzel örneklerinden biri sağlıktır.” dedi.

Erdoğan, göreve geldikleri ilk günden beri sağlığı temel insan hakkı olarak gördüklerini, parası olanın değil ihtiyacı olanın sağlık hizmetine eriştiği bir sistemi ülkeye kazandırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:

“Sağlık hizmetlerinin standardını sadece belirli bir kesim için, sadece belirli bir bölge için değil, tüm Türkiye’de yukarı çektik. Aile hekimliği sistemimizle devlet hastanelerimiz, şehir hastanelerimiz, özel hastaneler ve üniversite hastanelerimizle çok güçlü bir altyapı oluşturduk. Bakınız bugün Türkiye, toplam 1539 sağlık kuruluşu, 270 binin üzerinde yatak kapasitesi ve 49 bine yaklaşan yoğun bakım yatağıyla vatandaşına kesintisiz sağlık hizmeti sunan bir ülkedir. Sadece İstanbul’da, son 23 yılda, 35 yeni hastane, mevcut hastanelere 24 ek hizmet binası ile 18 güçlendirme çalışmasıyla toplam 77 hastane inşa ettik. Hastane yapmakla yetinmedik. 12 ağız ve diş sağlığı merkezi, 103 birinci basamak sağlık tesisi, son 5 yılda üçü şehir hastanesi olmak üzere 7 büyük hastaneyle İstanbul’un sağlık yükünü hafiflettik.”

“TÜRKİYE’DE BİR GÜNDE 3 MİLYON MUAYENE GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Başkan Erdoğan, hizmete hazır hastanenin bağlantı yollarını yapmaktan bile aciz olanlara rağmen bunları başardıkları vurgulayarak, “İstanbul’da sağlık yatırımlarımızın toplam bedeli 170 milyar lirayı buldu. Halihazırda devam eden 37 projemiz tamamlandığında inşallah bu rakam 250 milyar liraya çıkacak.” bilgisini paylaştı.

Sağlıkta kilit noktanın personel olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “İstanbul’da toplam hekim sayısını yüzde 134, ebe hemşire sayısını yüzde 311 oranında artırdık. Bugün Türkiye genelinde 234 bini hekim 264 bini hemşire olmak üzere toplam 1 milyon 470 bin sağlık çalışanımız, İstanbul’da ise 52 bine yakın hekimimiz 51 bini aşkın ebe ve hemşiremiz milletimize hizmet veriyor. Bu güçlü insan kaynağıyla yıllık muayene sayısını Türkiye genelinde 1 milyarın üzerine, İstanbul’da ise 170 milyonun üstüne çıkardık. Türkiye’de bir günde 3 milyon muayene gerçekleştiriyoruz. Ayrıca İstanbul’da 79 bin vatandaşımıza evde sağlık hizmeti ulaştırıyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, tüm bu yatırımlar neticesinde ülkenin ve İstanbul’un sağlık turizminde ciddi bir ivme yakaladığını gördüklerini dile getirdi.

Başkan Erdoğan sağlıktaki devrimi böyle özetledi: Türkiye öncü bir ülke

“SAÇ EKİMİ BAŞTA OLMAK ÜZERE ESTETİKLE İLGİLİ BİRÇOK ALANDA İSTANBUL ADETA BİR MARKA HALİNE GELDİ”

Daha önce vatandaşların daha kaliteli teşhis ve tedavi için yurt dışına giderken, bugün ise dünyanın her yerinden insanların Türkiye’ye geldiğini, her yıl milyonlarca misafirin hastalığının şifasını Türkiye’de aradığını belirten Erdoğan, “2025’in üçüncü çeyrek verilerine göre yılın ilk 9 ayında sağlık hizmeti almak amacıyla ülkemizi ziyaret eden kişi sayısı 1,1 milyona ulaştı. Sağlık turizmi gelirimiz ise 2 milyar 200 milyon dolara yaklaştı. Saç ekimi başta olmak üzere estetikle ilgili birçok alanda İstanbul adeta bir marka haline geldi.” dedi.

Başkan Erdoğan, bunların gelecek açısından umut verici rakamlar olduğunu söyleyerek, bu yoğun teveccühün doğru yönetilmesinin de önemli olduğuna dikkati çekti.

Sağlık hizmetinin doğrudan insan hayatına taalluk eden bir mesele olduğunun altını çizen Erdoğan, ihmalin, özensizliğin, tedbirsizliğin veya hatanın bedelini, kişinin burada ya yaşamını ya da sağlığını kaybederek ödediğini aktardı.

Başkan Erdoğan, nitekim buna dair müessif haberlere zaman zaman rastladıklarını söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Başkan Erdoğan sağlıktaki devrimi böyle özetledi: Türkiye öncü bir ülke

“Hükümet olarak sağlık hizmetlerinin sunumunda kara düzen çalışan kim varsa, tespit ettiğimiz an gözünün yaşına bakmıyoruz. ‘Daha fazla para kazanacağız.’ diye kimse ülkemizin itibarına zarar veremez, vatandaşlarımızın ve misafirlerimizin sağlığını tehlikeye atamaz. Açgözlü muhterislerin Türkiye’nin giderek büyüyen sağlık turizmine gölge düşürmemesi için ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Bakınız, sağlığa dair hususlarda bizim prensibimiz şudur. Milletimizin her bir ferdi birinci sınıf vatandaştır. Dolayısıyla sağlık başta olmak üzere her alanda birinci sınıf hizmete layıktır. Devlet üniversite, özel ayrımı yapmadan söylüyorum, hastanelerimizin 23 senede kat ettiği mesafe gerçekten göz kamaştırıcıdır. Pek çok ülkenin kendisine uyarlamak için gelip incelediği, vatandaşımızın her fırsatta memnuniyetini dile getirdiği bir sağlık sistemimiz var. İnşallah bunu güçlendirecek, vatandaşlarımızdan gelen talep, öneri, tespit ve eleştirilere göre geliştirecek, çok daha iyi seviyelere taşıyacağız. Bunu da kamu özel, hep beraber yapacağız.”

Açılışını yaptıkları hastanenin hayırlı, uğurlu olmasını dileyen Erdoğan, Medistate Sağlık Grubu ile birlikte özel sektörden bu alana yatırım yapan tüm kuruluşlara ülkesi ve milleti adına teşekkür ederek, hastane çalışanlarına başarı temennisinde bulundu.

1200x675-1766739234271

Asrın felaketinden asrın dirilişine! AK Partili Yayman’dan muhalefete sert sözler: Turist olarak bile gelmediler

Depremin yıktığı Antakya’da, Atatürk Caddesi’nde değişim ve dönüşümün her anını yerinde takip eden A Haber ekibi, bölgedeki dev şantiyeyi ve yükselen şehri bir kez daha görüntüledi.

FELAKETİN İLK ANINDAN BUGÜNE: A HABER HEP SAHADAYDI

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, felaketin ilk saniyesinden itibaren depremzedelerin sesi olan A Haber’in bölgedeki varlığını ve önemini, “Bir defa şunun altını çizmek lazım; A Haber 6 Şubat’tan itibaren hep burada oldu, hiç ayrılmadı. Bu asrın inşası hikayesinin en önemli şahitlerinden ve aktörlerinden biri A Haber’dir. Yağmurda, soğukta, sıcakta, tozda gerçekten her zaman burada insanüstü bir çalışma gösterdiniz. Halkımız adına sizlere teşekkür ediyorum.” sözleri ile açıkladı.

(foto: ahaber.com.tr)(foto: ahaber.com.tr)

“GEL SAY: 455 BİN KONUT TESLİME HAZIR!”

Başkan Erdoğan’ın müjdesini verdiği 455 bin konutun gerçek olmadığını savunan CHP zihniyetine sert tepki gösteren Yayman, “Bu eleştirileri çok saçma ve anlamsız buluyorum. Ülkem adına böyle bir muhalefet olduğu için üzülüyorum. Yani 455 bin ev; inanmıyorsan gel say! Kaç tane ev yapıldı, kaç tane iş yeri teslim edildi hepsi ortada. Maalesef CHP zihniyeti Türkiye’yi Avrupa’da şikayet etmekle meşgul. Gel Hatay’a, gelmiyorsan Adıyaman’a git, o da olmadı Kahramanmaraş’a bak. Gözleri var görmezler, kulakları var işitmezler, akılları var anlamazlar. Yapılan evleri görmemek için kör olmak lazım.” rakamlarla gerçeği haykırdı.

(foto: ahaber.com.tr)(foto: ahaber.com.tr)

ÖZGÜR ÖZEL’E HATAY DAVETİ: “SİYASET DEĞİL, DEVLET BAŞARISI”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bölgeye olan ilgisizliğini eleştiren Yayman, Özel’e açık bir çağrıda bulunarak devletin gücüne vurgu yaptı ve “Sayın Özgür Özel’in buraya ne zaman geldiğini hatırlamıyorum bile. Sayın Genel Başkan; gelin, biz de sizi burada karşılayalım. Kendi milletvekillerinizle, teşkilatınızla gelin ve Hatay’da nelerin başarıldığını kendi gözlerinizle görün. Bu sadece iktidarın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başarısıdır. Bu kadar kısa sürede 455 bin yuvayı kurmak ancak bizim devletimizin kudretidir.” ifadelerini kullandı.

(foto: ahaber.com.tr)(foto: ahaber.com.tr)

“KEŞKE BİR BİNA DA SİZ YAPIP AFİŞ ASSAYDINIZ”

Algı operasyonlarına konu olan “afiş” tartışmalarına da son noktayı koyan Yayman, “Afişin arkasında ne var diye soranlar geçip bir baksın! Hatay Meclis binamız bitti, gururla yükseliyor. Üstünde Atatürk’ün posteri, şanlı bayrağımız ve Cumhurbaşkanımızın afişi var. Bundan mı rahatsızsınız? Keşke Ankara Büyükşehir Belediyesi ya da diğer CHP’li belediyeler de burada bir tane ev yapsaydı da biz de onların afişini assaydık. Seçim zamanı ‘konut yapacağız’ diye söz verdiler, Hatay’da CHP’nin çivisini çaktığı tek bir dükkan, tek bir ev yok.” sözleri ile muhalefet belediyelerinin boş vaatlerini hatırlattı.

(foto: ahaber.com.tr)(foto: ahaber.com.tr)

YENİ HATAY DİRİLİYOR: “UMUDUN ADI TAYYİP ERDOĞAN”

İnşası tamamlanan konutların sadece birer bina değil, yeni bir hayatın başlangıcı olduğunu ifade eden Hüseyin Yayman, “Bisiklet yollarıyla, sosyal alanlarıyla, depreme dayanıklı modern konutlarıyla Hatay’ımız küllerinden doğuyor. Halkımız çok net söylüyor: ‘Eğer Tayyip Erdoğan olmasaydı bu evleri bize kimse veremezdi’ diyorlar. Keşke canlarımızı geri getirebilsek ama en azından geride kalan vatandaşlarımıza yeni bir hayat, yeni bir umut veriyoruz. Yarın Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Sayın Devlet Bahçeli’yi burada coşkuyla ağırlayacağız. Hatay yeniden ayağa kalkıyor.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
Asrın felaketinden asrın dirilişine! AK Partili Yayman’dan muhalefete sert sözler: Turist olarak bile gelmedilerAsrın felaketinden asrın dirilişine! AK Partili Yayman’dan muhalefete sert sözler: Turist olarak bile gelmedilerAsrın felaketinden asrın dirilişine! AK Partili Yayman’dan muhalefete sert sözler: Turist olarak bile gelmediler
1200x675-bakan-kurumdan-hatayda-net-mesaj-deprem-bolgesindeki-bu-tecrubeyi-sosyal-konutla-81-ilimizde-hizlandiracagiz-1766756668907

Bakan Kurum’dan Hatay’da net mesaj: Deprem bölgesindeki bu tecrübeyi sosyal konutla 81 ilimizde hızlandıracağız

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, medya kuruluşlarının temsilcileriyle Antakya’da bir araya geldi. Bakan Kurum, Başkan Erdoğan’ın katılımıyla yarın Hatay’da düzenlenecek “Asrın İnşası Türkiye’nin Başarısı: 455 Bin Konut Tamam” programı öncesi deprem sonrası bölgede yürütülen çalışmalar ve tamamlanan asrın inşa seferberliğini anlattı.

Bakan Kurum, “Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerle 11 ilimiz sarsıldı. Sadece bir gecede, 7’si büyükşehir olmak üzere 11 ilimizde hayat durdu. 108 bin kilometrekarelik alanda, 14 milyon kardeşimizin hayatı o gece değişti. Burada dikkatinizi çekmek isterim ki bu alan, 100’den fazla ülkenin yüzölçümünden daha büyük. 53 bin 537 canımızı toprağa verdik, milyonlarca insanımız evini, hatırlarını kaybetti. Bu büyük felakette, yitirdiğimiz her bir can hepimizin yüreklerini dağladı. Afetin neden olduğu yıkım ekonomimizde çok derin yaralar açtı. Ülkemize doğrudan 108 milyar dolar, dolaylı olarak da 150 milyar dolar hasardan bahsediyoruz.” dedi.

(FOTO: ahaber.com.tr)(FOTO: ahaber.com.tr)

“DEPREM BÖLGESİNİN AYAĞA KALKMASI TÜRKİYE’NİN İSTİKBALİDİR GÖZÜYLE BAKTIK”
Deprem günü sadece konutların değil pek çok kamu binasının, alt ve üst yapısında da büyük hasar gördüğünü hatırlatan Bakan Kurum, “Deprem ve yıkım deyince ilk başta aklımıza evler geliyor ama o gece, enerji hatlarımızdan havalimanlarımıza, yollara, köprülere, su ve kanalizasyon altyapısına kadar çok sayıda tesisimiz ağır hasar aldı. Yaklaşık 11 ilde 2,5 milyon vatandaşımız evini, memleketini bırakıp başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Yıkım bölgesel görünse de asrın inşası Türkiye’nin bütün geleceğini etkileyecek kadar önemliydi. Çünkü Türkiye’de yaşayan 5 çocuğumuzdan biri bu topraklarda dünyaya gözlerini açıyor. Çalışan nüfusumuzun yüzde 13’ü buralarda istihdama katılıyor. İhracatımızın yüzde 8,6’sı, ithalatımızın yüzde 6’sı yine bu şehirlerde gerçekleşiyor. İşte tam da bu nedenle, asrın inşasına, ‘Deprem bölgesinin ayağa kalması Türkiye’nin istikbalidir’ gözüyle baktık. Bu anlayışla deprem bölgesinde afetin izlerini, dünyaya örnek olacak muazzam bir koordinasyonla başlattık. Devletimizin tüm kurumlarından özel sektöre, yerel yönetimlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar elbirliğiyle çalışarak, seferberlik ruhuyla kenetlenerek bugünlere geldik” dedi.

Bakan Murat Kurum ile ahaber.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Tutkun Akbaş (Foto: ahaber.com.tr)Bakan Murat Kurum ile ahaber.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Tutkun Akbaş (Foto: ahaber.com.tr)

“SAATTE 23, GÜNDE 550 KONUT ÜRETEN BİR HIZA ULAŞTIK”
Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir hızla ilk konutlarımın temellerini 15’inci günde attıklarını kaydeden Bakan Kurum, “45. günde ilk köy konutlarımızın teslimini yaptık. Devletimiz deprem bölgesine 75 milyar doları aşan bir yatırım yaptık. Tüm bu çalışmaların yanında, asrın inşasının perde arkasında dev bir ekibin emeği var. Bu ekip 174 ayrı alanda, 3 bin 481 şantiyede çalıştılar. Saatte 23, günde 550 konut üreten bir hıza ulaştık. Tabi bu konutlara sadece tekil yapı sayısı olarak bakmayın. Biz bu konutları sosyal donatılarıyla, parkları, kültürel alanlarıyla birlikte tasarladık. Nihayetinde, ilk defa yine Hatay’da verdiğimiz ve her seferinde ısrarla vurguladığımız ‘Yıl sonuna kadar tüm evleri bitireceğiz’ sözümüzü tuttuğumuz, bugüne geldik” diye konuştu.

(FOTO: ahaber.com.tr)(FOTO: ahaber.com.tr)

“YARIN AFETZEDE KARDEŞLERİMİZLE KUCAKLAŞMAK İÇİN SAATLER SAYIYORUZ”
Yarınki törende 455’inci konutun anahtarlarını teslim edecek olmanın gururunu yaşadıklarını ifade eden Bakan Kurum, “Bir yandan bizi milletimize mahcup etmeyen Rabbimize sonsuz şükrediyoruz, bir yandan afetzede kardeşlerimizle yarın kucaklaşmak için saatler sayıyoruz. İnşallah yarın sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle 455 bininci konutumuzun anahtarını hak sahibi vatandaşlarımıza vereceğiz. Böylece nüfus bakımından Litvanya, yüzölçümü bakımından Bulgaristan, İzlanda kadar alanın inşasını bitirmiş olacağız. Son hak sahibi vatandaşımızın da anahtarını teslim ederek annelerimizin sevinciyle, çocuklarımızın neşesiyle, büyüklerimizin duasıyla, yarın ‘Asrın İnşası Türkiye’nin Başarısı’ diyeceğiz. 11 şehrimizin tamamında tarih yeniden yazılmış, her şey yeniden başlamıştır. Kırsal nüfusu korumak için zor olana talip olduk” dedi.

“TÜRKİYE ASRIN FELAKETİNİ ASRIN DAYANIŞMASIYLA TAMAMLAMIŞ”
Bakan Kurum, asrın inşa seferberliği ile yeniden inşa edilen illerin öncesi ve sonrası görsellerini basın mensuplarıyla paylaşarak inşa çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgiler verdi. Bakan Kurum, deprem bölgesinde çalışmalar devam ederken pek çok konuyla ilgili dezenformasyona maruz kaldıklarını belirterek şöyle konuştu: Tüm iftiralara cevabımızı 11 ilimizi ayağa kaldırarak; üretimde, istihdamda, ticarette yeniden şahlandırarak verdik. Allah’ın izniyle yarın itibarıyla, Türkiye asrın felaketini asrın dayanışmasıyla tamamlamış ve artık şahlanış dönemine geçmiştir. Bu başarı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki Türkiye’nin başarısıdır. Bu başarı; devletine güvenmekten asla vazgeçmeyen büyük Türk milletinin başarısıdır.

“HATAY’DA TÜM TÜRKİYE’YE GÖSTERECEĞİMİZ BİR ESER ORTAYA ÇIKTI”
“Şükrediyoruz ki böyle büyük ve güçlü bir devletimiz var. Depremzede kardeşlerimizi takip eden bir liderimiz var” ifadesini kullanan Bakan Kurum, Hatay’da 1500 tarihi yapının da yeniden inşa ve ihya edildiğini açıkladı. Bakan Kurum, “Hatay dün afetzede kardeşlerimizin “(Yıkılan) evimizin yeri işte şuradaki yeşil mezarlık, bakın oradan hatırlayabiliyoruz” dediği Emek Mahallesi. Depremden sonraki hali, şimdiki hali. Ve bugün burası umudun, direnişin ve dirilişin başkenti oldu. Burada bizim saklayacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir şey yok. Çok net söylüyorum. Göğsümüzü gere gere tüm Hatay’a, tüm Türkiye’ye göstereceğimiz bir eser ortaya çıktı. Ve 155 bin yeni yuvasıyla Hatay’ımız parklarıyla, bahçeleriyle yeniden ayağa kalktı” dedi.

“İNSAN SEVİNÇTEN AĞLAR MIYMIŞ?”
Bakan Kurum programda, deprem bölgesinde yaşadığı hatıraları da şöyle anlattı: “İnanın deprem bölgesine gelmek bizim evimize gelmek gibi. Her hafta hemen hemen deprem bölgesindeyiz. Annelerimizin yavrularımızın gözlerine baktığımda da biz kendi ailemizi görüyoruz. Depremin ilk günleri hatırlıyorum. Annesinin seslenmesiyle evden kendini dışarı atan annesinin olduğu yerde orada enkazın başında Kur’an okuyan vatandaşlarımızla karşılaştık. Azerbaycan’da “Arabam eski olabilir ama kalplerimiz bir” diyerek eski arabasına binip yardıma koşan Server kardeşimizi unutmadık. Fransa’dan gurbetçi kardeşlerimiz tırlara yardım malzemelerini yükleyerek benim Hatay’ıma, Malatya’ma, Kahramanmaraş’ıma, Adıyaman’ıma yardım getirmek için yola çıkan koşan Gülfem kızımızı, gönüllü kardeşlerimizi unutmadık. Adıyaman’da konteynırda yaşayan Suzan ablamız var mesela. Kurada kendisine çıkan yuvayı gördükten sonra; “Bizi bir an olsun yalnız bırakmadınız. Sizler de Adıyamanlı gibi bizimle birlikte bu acıyı yaşadınız” deyişi aslında bu dünyada insanın alabileceği en büyük mükafat diye düşünüyorum. Yine Hatay’da yeni yuvasına kavuşan Hatice Kübra kardeşimiz vardı. Şöyle demişti; “İnsan sevinçten ağlar mıymış? Ben yaşadım, Cumhurbaşkanımız dünya durdukça dursun” deyişi hiç unutamadığımız anılarımız. Hatay Dikmece’de Mustafa abimiz yeni yuvasına gelenlerine şunu söylüyor; “Murat bizim evladımızdır. Şantiye şefi olması da bizim gururumuz…” Bizim için en büyük şeref, en büyük gurur. Son sözü de aslında Depremzede kardeşlerimiz için Ayşe teyzemiz söyledi; “Devletimiz bana ailemden bile daha yakın…” İşte şu ifadenin içerdiği manaya bakar mısınız? Bunu anlatmamın nedeni şu; bizim devletimiz bir şefkat devletidir. Bizim milletimiz vatanını yeri geldiğinde ailesinden bile daha fazla seven yiğit bir millettir. Biz de hep birlikte bu milletin hizmetkarlarıyız, evlatlarıyız.”

BAKAN KURUM, DEPREM BEBEĞİN HİKAYESİNİ ANLATTI
Bakan Kurum, deprem sırasında ailesini kaybeden ve daha sonra hak sahibi olarak afet konutu inşa edilen bebeğin hikayesini de şöyle aktardı: “Depremde Kahramanmaraş’ta anneannesi yavrumuzu koruyor ve kurtarıyor. Tabii deprem sonrasında annesi babası maalesef hayatını kaybediyor. Bu devlet o yetim kızımızın hakkına sahip çıktı. Kurasını çektik. Evini verdik. Şimdi anneannesiyle orada huzurla oturuyor ve 18 yaşına gelince de resmi evin sahibi olacak, hak sahibi olacak. Çok üzüldük, çok acılar yaşadık. Ama hep birlikte üstesinden geldik. Biz devletçe, milletçe bu büyük felaketin üstesinden geldik. “

“MAZLUM COĞRAFYALARA UZANACAK, SURİYE’DEKİ, GAZZE’DEKİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”
Bakan Kurum, asrın inşası seferberliği tamamlansa da bölgede çalışmalara devam edeceklerinin altını çizdi: “Bizim inancımızda durmak yoktur, dinlenmek yoktur, beklemek yoktur. ‘Bir işi bitirdiğinde, hemen başka bir işe başla’ düsturu vardır. Şimdi de durmuyoruz, geriye yaslanmıyoruz, ‘bitti’ demiyoruz. Deprem bölgesindeki bu birikimi, tecrübeyi 81 ile 500 bin sosyal konutla, kentsel dönüşüm projeleriyle daha da hızlandıracağız. Mazlum coğrafyalara uzanacak Suriye’deki, Gazze’deki kardeşlerimizin yanında olacağız. Hep birlikte ülkemizin geleceği için bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. “

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
Bakan Kurum’dan Hatay’da net mesaj: Deprem bölgesindeki bu tecrübeyi sosyal konutla 81 ilimizde hızlandıracağızBakan Kurum’dan Hatay’da net mesaj: Deprem bölgesindeki bu tecrübeyi sosyal konutla 81 ilimizde hızlandıracağızBakan Kurum’dan Hatay’da net mesaj: Deprem bölgesindeki bu tecrübeyi sosyal konutla 81 ilimizde hızlandıracağız